Kandil simidi, mutfağın en sade hamur işlerinden biri gibi görünür ama aslında hayatımızda sessiz bir yer tutar. Kandil geceleri yaklaştığında mutfaktan yükselen susam kokusu, çocukluğumuzdan bugüne taşınan küçük bir anıyı hatırlatır.

Bazı evlerde hamur yoğrulur, bazı evlerde fırından alınır ama her seferinde aynı duygu masaya gelir. Paylaşmak, ikram etmek ve birlikte hatırlamak.

Kandil simidinin hikayesi tam da burada başlar. Osmanlı döneminden beri kandil geceleri yalnızca ibadetle değil, aynı zamanda dayanışmayla anılır. Camiler ışıklandırılır, mahallelerde ikramlar yapılır ve küçük simitler dağıtılırdı. Zamanla bu simit, kandil gecelerinin simgesi haline geldi. Sade yapısı, tok tutması ve uzun süre saklanabilmesi onu sadece bir yiyecek olmaktan çıkarıp bir gelenek taşıyıcısına dönüştürdü. Belki de bu yüzden kandil simidi, masaya bırakılan küçük bir halka değil, sessiz bir selamlaşma biçimi gibi kabul edilir.

Bugün market raflarında hazır paketler var ama yine de evde yapılan kandil simidinin yeri başkadır. Un, yoğurt, sıvı yağ, yumurta akı, sirke, tuz, mahlep ve kabartma tozu bir araya gelir, hamur yuvarlanır, halka yapılır. Önce pekmezli suya batırılır, sonra susama bulanır. Fırında kızarmaya başladığı anda mutfağı saran koku, yılların içinden gelen küçük bir duyguyu yeniden uyandırır. Bu lezzetin sırrı gösteriş değil, sadeliktir.

Tarifi kısaca şöyle özetlenebilir. Bir kase yoğurt, yarım su bardağı sıvı yağ, bir yumurtanın akı, bir tatlı kaşığı sirke, bir tatlı kaşığı mahlep, tuz ve kabartma tozu ile birlikte aldığı kadar un eklenir. Yumuşak bir hamur hazırlanır, küçük halkalar yapılır, pekmezli suya batırılır, susama bulanır ve orta dereceli fırında kızarana kadar pişirilir. Sonuçta ortaya yalnızca bir simit çıkmaz. Sofraya gelen şey bir alışkanlık, bir hatıra ve bir kültürdür.

Belki kandil simidi lüks sofraların yıldızı değildir ama kalbi büyük bir simittir. Sessizdir, iddiasızdır, tabağın kenarında durur. Ama onu alan herkes, farkında olmadan bir geleneğe dokunur. İşte bu yüzden kandil simidi, yalnızca bir hamur işi değil, hayatımızdaki küçük ama anlamlı köşelerden biridir.