Girne Limanı’nda Sessiz Vurgun: Kasaya Girmeyen Milyonlar, Hesap Sorulmayan Sorumlular!”
Girne Antik Limanı… Kıbrıs’ın tarihî, kültürel ve turistik kalbinin attığı yerlerden biri. Ancak güzelliğinin ve cazibesinin ardında, kamu kaynaklarının göz göre göre eridiği bir ihmalkârlık barındırıyor. Son yayımlanan Ombudsman raporu, deyim yerindeyse buzdağının görünen kısmını su yüzüne çıkardı. Yüz binlerce dolarlık kamu alacağı, yıllardır tahsil edilmemiş durumda.
163 tekneden yalnızca 11’iyle sözleşme yapılmış. Diğerleri mi? Adeta misafir statüsünde, limanı kullanıyor ama kasaya tek kuruş katkı sunmuyor. Tahsil edilen rakamlar komik: 6.877 Amerikan doları ve 37.675 TL. Bu, gözden kaçmış ufak bir miktar değil; bu, süregelen bir ihmalin bilançosu.
Ombudsman raporunda daha vahimi de var. Mevzuat, borcunu ödemeyen teknelerin alıkonulmasına izin veriyor. Ama bu yetki yıllardır kullanılmamış. Üstelik kimi sözleşmelerde imzacıların kim olduğuna dair bilgi bile yok. Devletin bir kurumu, kamu malını bu kadar sahipsiz bırakır mı?
Liman gibi sembolik ve stratejik bir alanda yaşanan bu tür ihmaller, yalnızca finansal zarar değil, kurumsal itibar kaybına da neden oluyor.
Şimdi sormak gerekir: Bu tablo ne zamandır biliniyor ve neden bugüne kadar müdahale edilmedi? Siyasi irade, bu soruları ne zaman ciddiyetle soracak? Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri sadece konuşmalarda mı var, yoksa uygulamada da karşılığı olacak mı?
Girne Limanı’ndaki sessiz kayıplar, kamuoyunun artık sessiz kalmaması gereken bir gerçeği haykırıyor. Çünkü kamu zararı, hepimizin zararıdır.
Bu noktada artık şu sorular açıkça sorulmalı:
Tahsil edilmeyen, kasaya girmeyen milyonlar nerede? Ülkemizin en büyük ticaret kaynaklarından biri olan Girne Limanı'ndaki bu ciddi boyutlardaki kamu zararı neden göz ardı ediliyor?
Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu bu makama ülke ekonomisine katkı sunmak, kamu malını korumak için atandı; ülkenin kaynaklarını peşkeş çekmek için değil. Bakan Ataoğlu ve Bakanlık Müsteşarı Serhat Aktunç, bu zararı neden görmezden geliyor? Elinizde yetki var. Yasa açık. Uygulamıyorsanız neden? Bu ihmalin siyasi, hukuki ve vicdani sorumluluğunu kim üstlenecek?
Sorular yanıt bekliyor. Kamuoyu bilmek zorunda: Bu yönetim kusuru kime hizmet ediyor ve bu suskunluk kimin işine yarıyor? Bir liman düşünün, hem ekonomik hem sembolik değeriyle altın değerinde. Ama kasaya değil, sisli bir bilinmezliğe akıyor milyonlar.
Bu mesele sadece bir limanın ya da birkaç teknenin meselesi değildir. Bu, kamu iradesinin, hukuk devletinin, şeffaf yönetimin meselesidir.
Girne Limanı’nda olan, yalnızca gelir kaybı değil; aynı zamanda kurumsal saygınlığın ve halkın güveninin aşındırılmasıdır. Eğer kamu kaynaklarını koruyamıyorsak, o zaman kimin adına yönetiyoruz bu ülkeyi?
Girne Limanı’ndaki bu sessiz kayıplar yalnızca bugünün değil, yarının da zararıdır. Denetimden kaçan her tekneyle birlikte yalnızca kamu geliri değil, halkın güveni de su alıyor.