Güney Kıbrıs’ta kalan Türk mallarını yarı fiyatına alıp fazlasına satan inşaat şirketlerinin arkasındaki bazı kişilerin birkaç ay içinde milyonlar kazandığı haber verildi.
Politis “Kıbrıs Türk Malları… Milyonlarca Euroluk Mega Fırsatlar” başlıklı haberinde, KKTC ile Güney Kıbrıs arasında kara kapılarının açıldığı 2004’te hızlanan Kıbrıs Türk malı alış satışlarının, 2015’e kadar istatistiksel veri olarak bile açıklanmadığına dikkat çekti.
2015’te Sayıştay Başkanlığının raporunda “çok ciddi” ibaresi ile nitelenerek yer aldı
Habere göre, Kıbrıs Türk malı alış satışlarındaki ilk büyük idari denetimin 2015’te Sayıştay Başkanlığı tarafından yapıldığı ve “çok ciddi” diye nitelendirilen bulguların 1 Aralık 2015’te yayımlanan raporda yer aldığı belirtildi.
Habere göre, Rum Hukuk Dairesi’nin 10 Şubat 2006 tarihli görüş yazısına göre Kıbrıslı Türkün malını, rayiç bedelle ve olağanüstü durumu zenginleşmek maksadıyla kullanmayı hedeflemeyen kişiye satması ve devretmesi iyi niyet unsuru olarak nitelendirilebilir.
Sayıştay Başkanlığı’nın İçişleri Bakanlığı’na sunduğu 2015 tarihli araştırma sonuçlarında “malın satış fiyatı, rayiç bedelin çok altında olduğunda ve satın alanlar tarafından kısa süre içerisinde çok yüksek fiyatlara satıldığında ve de ilgili mal geniş alana ve yüksek değere sahip olduğunda iyi niyet unsuru görülemeyeceği” belirtildi. Rum Hukuk Dairesi Sayıştay Başkanlığı’na “satış fiyatı ile rayiç bedel arasındaki farkın Kıbrıs Türk malı alış satış talebinin reddedilmesine sebep teşkil etmediği” cevabını verdi. 2010’da yapılan yasa değişikliğinde bir Kıbrıs Türk malı alış satışının reddedilmesindeki ana sebep Kıbrıslı Türk mal sahiplerinin/varislerinin tasarrufunda KKTC’deki eski Rum mallarından bulundurması oldu.
Servet kazandıran örneklere yer verildi
Gazete Sayıştay Başkanlığının Rum devlet arşivinde yaptığı araştırmada ortaya çıkardığı Kıbrıs Türk malları ile servet edinilen bazı örnekleri de sıraladı.
Buna göre Lakadamya-Ay Paraskevi bölgesinde 9 bin 430 metrekarelik Kıbrıs Türk malı 20 Haziran 2008’de, rayiç değeri 1 milyon 21 euro olmasına karşın 980 bin euroya satıldı, geriye kalan 6 arsanın toplam satış değeri 2013 fiyatlarıyla 1 milyon 165 bin 300 euro idi.
Ay Spiridona’daki 7 bin 935 metrekarelik Kıbrıs Türk malı 16 Mayıs 2007’de, rayiç değeri 541 bin 627 euro iken bir şirket tarafından 469 bin 865 euroya satın alındı ve 10 Nisan 2008’de başka bir şirkete 2 milyon 904 bin euroya satıldı.
Larnaka Pervolia’daki (Bahçalar) 13 bin 713 metrekarelik Kıbrıs Türk malı 18 Temmuz 2007’de rayiç değeri 1 milyon 708 bin 601 euro olmasına rağmen 1 milyon 537 bin 741 euroya bir şirkete satıldı. Aynı mal Aralık 2007’de 3 milyon 613 bin 692 euroya başka bir şirkete satıldı.
Larnaka Pervolia’daki 33 bin 111 metrekarelik Kıbrıs Türk malı 2 Ekim 2007’de rayiç değeri 7 milyon 346 bin 986 euro iken bir şirket tarafından 3 milyon 417 bin203 euroya satın alındı ve 7 Aralık 2007’de 8 milyon 884 bin 738 euroya satıldı.
Pervolia’daki 17 bin 428 metrekarelik Kıbrıs Türk malı 2 Ekim 2007’de rayiç değeri 3 milyon 417 bin 203 euro iken 1 milyon 537 bin 741 euroya bir şirkete satıldı, şirket aynı malı 7 Şubat 2008’de başka bir şirkete 4 milyon 15 bin 231 euroya sattı.
Bu alış satışlarda çok ciddi soru işaretlerinin olduğu belirtildi
Bu alış satışlarda çok ciddi soru işaretleri olduğuna dikkat çeken gazete, Kıbrıs Türk mallarının, mal sahiplerinin ve/veya mirasçılarının Rum Tapu Dairesinden ve Rum İçişleri Bakanlığı uhdesindeki “Kıbrıs Türk Malları Vasiliği”nden yardım alınmadan tespit edilemeyeceğine dikkat çekti. Bu alış-satışları yapan şirketlerin arkasındakilerin kimler olduğunu, Rum tarafında kalan Türk mallarını alan ve hemen ardından kat be kat fazla fiyatlara başka şirketlere satanların hangi şirketler olduğunu sordu ve “Bunların birbiriyle bağlantılı olduğu ve muhtemelen kara para aklandığı yönünde haklı şüpheler doğurur” ifadesini kullandı.
Gazete bu soruların ve daha fazlasının cevapsız kalacağını, çünkü bu vakaların saptandığı dönemde araştırmaya gerek görülmediğini, bu nedenle şirketlerin ve bunların arkasındaki kişilerin karanlıkta kaldığını yazdı.
Haberde Pile ve Bodamya’da (Dereliköy) da daimi ikamet eden, 1974 döneminde yerlerini bırakmayan Kıbrıslı Türklere ait malların, Rum İçişleri Bakanlığı uhdesindeki “Kıbrıs Rum Malları Vasiliği”nin yönetiminde olmadığı ancak Pile’deki ve Dereliköy’deki malların alış-satışı için, “kamu güvenliğini riske sokup sokmayacağını önceden araştırabilmesi” için Rum İçişleri Bakanlığı’ndan izin alınması gerektiği de belirtildi.
Habere göre “kamu güvenliği” tanımıyla, “söz konusu malın askeri tesislere ve/veya savunma yapı/çalışmalarına yakın olup olmadığı ve mülkiyet değişikliğinin devlet güvenliğini riske sokup sokmayacağı” kast ediliyor. Yine mülkiyetin mevkii, yani KKTC’ye yakınlığı da bir kriter teşkil ediyor.
Rum Sayıştay Başkanlığı, yeterli devlet arazisi olmadığından göçmenlerin iskanı maksadıyla istimlak edilen büyük alana ve değere sahip Kıbrıs Türk malı alış satışlarına dair, “Kıbrıs Türk Malları Vasiliği” yönetimi altında olmamalarına rağmen Vasilik müdürlüğünün alım-satım izni verilmesinin haklılığına dair şerh koştuğu durumlar saptadı. Sayıştay Başkanlığı’nın raporunda bir İçişleri Bakanlığı yetkilisinin Bakan’a yönelik bilgi notlarında “Kıbrıs Türk Malları Vasiliği” müdürünün önerisinin (şerh) gerekli araştırma/inceleme yapılmadan yanlış ve zorlama olabileceği, bu tür eylemlerin Kıbrıslı Türk mal sahiplerinin mahkemeye başvurmalarına toslayacağı” görüşüne yer verdi.
Yarı fiyatına satın alındı
Gazete Sayıştay Başkanlığı raporunda yer verilen bazı örnekleri de aktardı. Buna göre: Pile bölgesinde 6 bin 767 metrekare ve 15 bin 588 metrekare alana sahip iki Kıbrıs Türk malı arsanın şirkete satılması. Kıbrıslı Türk mal sahipleri, Pile’de daimi ikamet ettiklerini belgelediler. Arsalardan birinin rayiç değeri 1 milyon euro iken 563 bin 838 euroya, diğeri de rayiç değeri 2 milyon 130 bin euro iken 1 milyon 135 bin 160 euroya satıldı.
Pile’de 33 bin 111 metrekarelik arazi rayiç değeri 4 milyon 271 bin 504 euro iken bir şirkete 2 milyon 743 bin 160 euroya satıldı.
Pile’de toplam 26 bin 219 metrekarelik 6 Kıbrıs Türk arsası, rayiç değeri 2 milyon 53 bin 806 euro iken bir şirkete 1 milyon 717 bin 788 euroya satıldı. Çoğu arazi birbirine bağlantılı şirketlere satıldı.
Pile’de toplam 37 bin 646 metrekarelik üç arsa rayiç değeri 4 milyon 203 bin 159 euro iken bir şirkete 3 milyon 221 bin 397 euroya satıldı ve çok kısa süre çerisinde 6 milyon 79 bin 620 euroya satılarak 2,8 milyon euronun üzerinde bir kar elde edildi. Sayıştay Başkanlığına göre bu meblağlar Tapu dairesinin rayiç değer tespit yöntemiyle ilgili haklı soru işaretleri yaratıyor.
Gazete devamla Rum Yönetiminin de yapabildiği yerlerde, Rum göçmenlerin iskanı ya da diğer sosyal maksatlara istimlak edilmeksizin Güney’de kalan Kıbrıs Türk mallarından satın aldığını, bunun sonucunda bugün Rum göçmenlerin evlerini kaybetme olasılığını ortadan kaldırmak için bu malları bugünkü fiyatından satın alması gerektiğini yazdı.
Son yıllarda onlarca milyon euro harcanarak bu tür birçok alım-satım yapıldığını belirten gazeteye göre, göçmenlerin iskan edilmesi için istimlak edilmeden Kıbrıs Türk malı alımları ilk kez Tasos Papadopulos’un başkanlık döneminde, şartlı olarak, üzerine göçmen konutları inşa edilmiş Kıbrıs Türk mallarını, Rum göçmenlerin sokakta kalmamaları için yaşadıkları evleri kendilerine devredebilme şartı ile satın alımı yapıldı.
Kıbrıs Türk malları alım satımları Rum Tapu Dairesi tarafından Rum meclisine sunulan son veriler 1974’ten 31 Aralık 2013’e kadarki dönemi kapsıyordu. Söz konusu verilere göre “Türk Malları Vasisinin” (Rum İçişleri Bakanı) onayı ile Rumların ya da Güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren şirketlerin ya da Rum yönetiminin adına devredilen Kıbrıs Türk malı miktarı, Güney Kıbrıs’taki Kıbrıs Türk mallarının binde 9,7’si kadardır. Yani çoğunluğu Larnaka kazasında olmak üzere 3 bin 580 dönüm Kıbrıs Türk arazisi on milyonlarca euro karşılığında satıldı-devredildi.
İsim listesi milletvekillerine dağıtılmadı
Gazete zamanın AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Rum meclisinden konu hakkında bilgi istediğini ve söz konusu Kıbrıs Türk mallarını satın alan özel ve tüzel kişilerin isim ve adres listesini aldığını yazdı, şunları ekledi:
“İçişleri Bakanlığı’nın ricası üzerine Meclis birimleri, Kıbrıs Türk mallarını alan özel ve tüzel kişilerin ve satan Kıbrıslı Türklerin basına sızdırılmaması için isim listesini milletvekillerine dağıtmadı.”