Ben aşçılık eğitimimi tamamladıktan sonra 15 yıldır mutfağın tam kalbinde, bazen ocak başında, bazen meyve kesme tahtasında, çoğu zaman da büyük otel mutfaklarında çalıştım. Mesleğe ilk başladığım yıllarda karpuz oymak, adeta ustalık göstergesiydi. Ne kadar ince oyarsan, ne kadar zarif bir desen çıkarırsan, o kadar alkış alırdın. Ama bugün bu bakış açısını sorgulamak zorundayız.
Tarım ürünleri her geçen gün daha pahalı hale gelirken, toprağın dili kuraklıkla, üreticinin dili dertle doluyken biz hala “tüketemeyeceğimiz” ürünleri şekillendirmeye devam mı edeceğiz?
Artık mutfaklarda da sunum anlayışımızı güncelleme zamanı. Gösterişli ama yenilebilir sunumlar, sürdürülebilir malzeme kullanımı, meyveler yerine doğal objeler veya tekrar kullanılabilir süslemeler tercih edilmeli.
Dekor yapacaksak, bilinçli yapalım. Tüketilecek, değerlendirilecek ürünlerden yararlanalım. İsrafı değil, ilhamı büyütelim.
Çünkü karpuz sadece yazın değil, artık vicdanın da simgesi oldu.