1950 ile 1970 yılları arasında Vatikan’ın yürüttüğü evlatlık programı, binlerce İtalyan çocuğun annelerinden koparılarak ABD’ye gönderildiği skandal bir süreci ortaya koyuyor. Yaklaşık 3.500 çocuk, yetim olmadıkları halde “yetim” ilan edilerek Katolik kurumlar aracılığıyla evlatlık verildi. Bu çocukların çoğunun anneleri hayattaydı ve evlatlık sürecinden habersizdi.
ABD’de büyüyen ve yıllar sonra biyolojik annesine kavuşan John Campitelli, doğum belgelerindeki sahte düzenlemelerle annesinin adının silindiğini ve “doğumdan itibaren terk edildi” şeklinde kaydedildiğini anlattı. Campitelli’nin hikayesi, sistemin nasıl işlediğini gözler önüne serdi.
Bu uygulama, 1950 tarihli bir ABD yasasındaki “bakılamayan çocuk” tanımının esnetilmesiyle mümkün oldu. Kilise, çocukların “iyi Katolik ailelere” verildiğini savundu. Ancak arşiv belgeleri, annelerin çoğunun çocuklarının gönderildiğinden haberdar olmadığını, bazılarına ise çocuklarının öldüğü yalanının söylendiğini ortaya koydu.
Gazeteci Maria Laurino, “The Price of Children” adlı kitabında yüzlerce belgeyi inceleyerek annelerin imzalarının taklit edildiğini, bazılarına çocuklarını geri alabilecekleri yönünde sözler verildiğini belirtti. En çarpıcı örneklerden biri, “Çocuğumu geri almazsam hayatımı kısaltırım” diye yazan bir annenin mektubuydu.
Programı yürüten Amerikalı rahip Monsenyör Andrew Landi, köy köy dolaşarak evlatlık verilecek çocukları arattı. Kilise, her çocuk için 475 dolar ücret aldı; bu da bugünkü değeriyle yaklaşık 4.500 dolara denk geliyor ve sistemi adeta bir bebek ticaretine dönüştürdü.
Program 1970’te sona erdi ancak etkileri hâlâ sürüyor. Biyolojik ailesini yıllar sonra bulan Mary Relotto, “Kilise, anneme bunun en iyi çözüm olduğunu söylemiş. Ama çocuklarını desteklemek yerine, onları alıp sattılar” diyerek tepki gösterdi. Skandal, Vatikan’ın etik sorumluluğu ve dini kurumların denetlenmesi gerekliliğini yeniden gündeme taşıdı.