Araştırmacı yazar Mete Hatay, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Kıbrıs’taki mükiyet konusuna değindi. Kıbrıs Türklerin Güney Kıbrıs’ta mülkiyet temelinde açtığı davaların bekletildiğini belirtti.

Hatay, Güney Kıbrıs’ta kalan Kıbrıs Türk malları ile ilgili Rum Yönetimi’nin yaklaşımını eleştirerek, “Kıbrıs Cumhuriyeti 650 milyon euroluk istimlak gerçekleştirerek 22 bin dönüm Türk malının üzerinden yollar, barajlar, limanlar, havaalanları, elektrik santralları, araba park yerleri, kiliseler, göçmen evleri, dükkanlar vesaire inşa etti.

Sadece Vasiliko Enerji tesisi için geçen yıllarda 850 dönüm Mari/Tatlısulu Türklerin malı istimlak edildi.

İstimlak bedelleri ise sadece kayıt üstünde kaldı. Yani mal sahiplerine ödenmedi” dedi

Mete Hatay’ın açıklaması şöyle:

Mülkiyetle ilgili tutuklamalar yeniden başladıktan sonra, bazı Kıbrıslı Türk siyasetçiler ve yorumcular güneydeki Türk mallarını gündeme taşıdılar. 

Gelin biraz güneydeki malların durumuna bakalım. Kıbrıs Cumhuriyeti güneyde kalan 470 bin dönümlük Türk malının yönetimini kuzeyden farklı olarak 1990'da kurdukları geçici Türk Malları Vasiliğine devretmiştir. 

Bu Vasilik malların kiralanması, farklı şekilde kullanımını ve geliştirilmesini amaçlıyordu, tabii ki bakımını da. Öte yandan Vasilik kurulana kadar sanırım 10 bine yakın ev veya iş yeri bazen yasal olmayan yollardan Türk mallarının üzerine inşaa edildi. Bunların 5,000 kadarı Rum göçmen evleri. Bunun yanında Kıbrıs Cumhuriyeti 650 milyon euroluk istimlak gerçekleştirerek 22 bin dönüm Türk malının üzerinden yollar, barajlar, limanlar, havaalanları, elektrik santralları, araba park yerleri, kiliseler, göçmen evleri, dükkanlar vesaire inşa etti. 

Sadece Vasiliko Enerji tesisi için geçen yıllarda 850 dönüm Mari/Tatlısulu Türklerin malı istimlak edildi. İstimlak bedelleri ise sadece kayıt üstünde kaldı. 

Yani mal sahiplerine ödenmedi. Halen ayrıca 250 bin dönümlük tarımsal arazi (hububat, narenciye, patates, üzüm bağları vesaire) ise Vasilik tarafından Kıbrıslı Rum çiftçilere çok cüzi fiyata kiralanmaktadır. Bu malar üzerinde geliştirilmiş çiftlikler ve tesisler de yer almaktadır. Bunun yanında Türklere ait 7 500 iş yeri ve ev güney göçmenlerinin kullanıma verilmiştir. Hal böyleyken Kıbrıs hükümeti geçici olarak geçirdiği bazı emirname ve yasalarla mallarına ulaşmak veya tazminatını isteyen Kıbrıslı Türklere ise engel olmayı büyük oranda başarmıştır. 

İlk başlarda malı için başvuru yapacaklara Kıbrıs Cumhuriyeti kontrolündeki bölgede kalmaları şartı getirildi, daha sonra ise adayı 74'ten önce terk eden Kıbrıslı Türkler'e mal iade edilebileceğini açıkladı. Ama bunu da mahkeme sürecinden sonra "dostane çözümle" yapılması için epeyi uğraş gösterdi Kıbrıs Cumhuriyeti bürokrasisi. Yani başvuran kimseye malını hemen vermedi. 

Eşi Kıbrıslı Rum olan ve 1951'den beri yurt dışında yaşayan İngiliz vatandaşı Kıbrıslı Türk asıllı birine bile Mackenzi Beach meselesinde malın iadesini sağlayana kadar büyük zorluklar çıkarttı. 

Etkilenmiş mala ulaşımdaki diğer bir zorluk ise başvuru yapanların Rum malında oturması olarak gösteriliyor. 

Yani özet olarak mevcut durumda kuzeyde mal tutan güneyli göçmen her an hukuk yoluyla tehdit altında tutulurken, güneydeki malına da ulaşması engellenmektedir.

Şu anda Kıbrıslı Türklerin 150'ye yakın açılmış mülkiyet davası mahkemelerde devam etmektedir. 100 diğer dosya ise Vasiliğin önünde bekletilmektedir. 

Öte yandan Kıbrıs Yönetimi yerel hukukun tüketilmemesi için her aşamada arslanlar gibi savaşmaktadır. Şu an yerel hukuku tüketerek AİHM'e götürülebilmiş dava olup olmadığını öğrenemedim. 20'ye yakın yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkle ise "dostane" anlaşma yapılarak ödeme yapılmıştır. Öğrendiğim kadarıyla 20 milyon euroluk bir ödeme yapılmıştır. Ödenmemiş istimlak bedeli ise 600-650 milyon euro civarında olduğu iddia edilmektedir. 3 tane mülk ise "dostane çözümlerle" sahiplerine iade edilmiştir.