Erhürman, Kıbrıs Türk toplumunun güçlü demokrasi geleneğini öne çıkararak, mecliste yaşanan sert tartışmalara rağmen toplumun birlik ve hoşgörü geleneğinin sürdüğünü söyledi.

Erhürman, seçimlerin ardından “kaybedeni yok” vurgusunu tekrarlayarak, “Bu seçimin kaybedeni yok. Bu seçimi Kıbrıs Türk halkı kazandı, çocuklarımız kazandı, kardeşliğimiz kazandı.” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı olarak görevinin öncelikle toplumu temsil etmek olduğunu belirten Erhürman, toplumda ayrışmaya izin vermeyeceğini ve demokratik kültürün kısa sürede uzlaşıya dönmesini beklediğini kaydetti.

Kıbrıs müzakere sürecine ilişkin değerlendirmesinde ise GKRY’nin siyasi eşitlik konusundaki geri duruşunun görüşmeleri tıkadığını savunan Erhürman, Annan Planı döneminden örnekler vererek geçmiş liderlerin tutumlarını eleştirdi. “Siyasi eşitlik benim için yaşamsal bir kırmızı çizgidir” diyen Erhürman, BM kararlarında yazılı olan bir konunun yeniden müzakere edilemeyeceğini söyledi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin müzakerelere zaman sınırlaması getirme niyetine dikkat çeken Erhürman, “BM bu sözüne sahip çıkmalı. Kıbrıs Türk halkının artık yıllarca süren belirsizliklere tahammülü kalmadı.” ifadelerini kullandı.

Güney Kıbrıs’ta artan yabancı askeri varlıklara işaret eden Cumhurbaşkanı, “İsrail, ABD, Fransa ve İngiltere’nin askeri varlığı artarken Türkiye’nin garantörlüğünü tartışmak anlamsız” dedi ve Türkiye’nin Ada’nın tamamının garantörü olduğunu vurguladı. Erhürman, GKRY’nin Baf Üssü’nü İsrail’e açmasının bölgesel gerilimi artırdığını ve Karadeniz’den Doğu Akdeniz’e kadar değişen jeopolitik risklere dikkat çekti.

AYNI GÜN İKİ AYRI KAZA: TEHLİKELİ SOLLAMA VE YAYAYA ÇARPIŞ
AYNI GÜN İKİ AYRI KAZA: TEHLİKELİ SOLLAMA VE YAYAYA ÇARPIŞ
İçeriği Görüntüle

Türkiye ile ilişkilerin “eşsiz ve kardeşlik temelli” olduğunu kaydeden Erhürman, Cumhurbaşkanlığı döneminde dış politika ve müzakere adımlarında Türkiye ile istişareyi sürdüreceğini belirtti: “Türkiye ile istişare olmadan ne müzakere ne dış politika adımı atılır.”

Erhürman ayrıca, GKRY’nin dışa dönük askeri iş birliklerini “tehlikeli bir güç dengesi oyunu” olarak nitelendirip, bölgede kalıcı barış için Türkiye’nin dışlanmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Konuşmasını, “Biz vardık, varız, var olacağız. Bizi yok saymaya çalışanlar eninde sonunda kaybeder” sözleriyle tamamladı.