Platformdan yapılan açıklamada, “Güney Kıbrıs’ta bir süredir devam eden tutuklamalar ve açılan davalar, tehlikeli bir genişleme eğilimi göstermektedir. Güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgilere göre, Rum yönetimi Kuzey Kıbrıs’taki gayrimenkul satışlarını artık salt bir hukuki konu olarak değerlendirmemekte; bireyleri doğrudan hedef alan sistematik bir cezalandırma süreci yürütmektedir” ifadelerini kullandı.

“Başlangıçta yalnızca inşaat sektörü temsilcileri ve müteahhitleri hedef alan bu yargılamalar, kısa sürede kapsamını genişletmiş; emlakçılardan eşdeğer mal sahiplerine ve hatta alıcılara kadar uzanan geniş bir kesimi içine almıştır” denilen açıklamada, şöyle devam edildi:

“Son edinilen bilgilere göre, aralarında KKTC vatandaşlarının da bulunduğu 13 kişiye suçlamalar yöneltilmiş; bu kişilerden 4’ü eşdeğer mal sahibi, 4’ü Türk vatandaşı müteahhit ve 5’i alıcı konumundadır. Ayrıca, Rum makamları yeni bir uygulamaya geçerek elektronik tebligat yöntemini kullanmaya başlamış, bu da daha fazla kişinin hızla yargı sürecine dahil edilmesini kolaylaştırmıştır.”

“RUM TARAFININ İZLEDİĞİ BU YOL İLİŞKİLERE CİDDİ ZARAR VERMEKTEDİR"

Direksiyon hakimiyetini kaybedip gölete düştü Direksiyon hakimiyetini kaybedip gölete düştü

Açıklamada, “Rum tarafının izlediği bu yol, yalnızca bireylerin temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmekle kalmamakta; aynı zamanda iki toplum arasındaki kırılgan ilişkilere de ciddi zarar vermektedir. Mülkiyet meselesinin siyasi ve toplumsal boyutları göz ardı edilerek atılan bu adımlar, hukukun evrensel ilkeleriyle bağdaşmamaktadır” denildi.

“ORTAK EYLEM PLANI OLUŞTURULMALI”

“Ekonomik Örgütler Platformu olarak, Rum yönetiminin bu yeni uygulamalarından derin endişe duyduğumuzu kamuoyuyla paylaşırız” ifadelerine yer verilen açıklamada şunlar belirtildi:

“Bu gelişmeler karşısında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı ve Hükümeti'nin, Türkiye Cumhuriyeti yetkili makamları ile istişare halinde en üst düzeyde bir ortak eylem planı oluşturulması çağrısında bulunuyoruz. Rum tarafının haksız girişimlerinden olumsuz etkilenebilecek bireylerin haklarının korunması amacıyla uluslararası alanda etkili bir hukuki ve diplomatik mücadelenin yürütülmesi beklentimizdir.”