İngiliz basınına konuşan Kıbrıs Rum Kesimi Başmüzakerecisi Menelaos Menelaou, Kuzey Kıbrıs'ta olası ev alma planı olan ya da satın alma araştırması yapan İngiliz vatandaşlarını tehditvari bir dille uyardı. Menelaou, Kuzey Kıbrıs'ta ev satın almaktan ya da aracılık yapmaktan tutuklular olduğunu hatırlatarak “hatanın bedeli herkes için ağır olacak” dedi.
Bu sözün ciddiye alınması gerektiğini, aksi takdirde kendilerini yasal işlemlerle karşı karşıya bırakacak zorlu bir sürecin içinde bulunacaklarını vurguladı ve son iki yıldaki ''Kıbrıs Mülk Sorunu'' tutuklamalarına dikkat çekti.
Bu uyarılar İngiltere basınında kısa sürede yankı yaptı. Daily Mail başta olmak üzere birçok online site haberi geniş olarak verdi.
Menelaou, “Kuzey Kıbrıs'ı kast ederek ''Orada mülkiyet alım-satım işlemleri yasal geçerlilik taşımıyor. Eğer Kıbrıslı Rum mülk sahiplerinin yasal tapusu dışında düzenlenen bir tapu ile işlem yapılırsa, bu kişi yasa dışı bir işlemde bulunmuş olur” dedi.
Haberlerde gündem olan bu açıklamalar, bilgi vermekten çok tehdit içeren bir uyarı olarak algılandı.
İngiliz basınına konuşan Menelaos Menelaou, Kuzey Kıbrıs'ta ev alacak İngilizleri açıkça uyardı ve şöyle dedi: “Alınacak inşaat projesinin 1974 öncesi orijinal tapusu Kıbrıs Rum mülk sahipleri tarafından tutulan resmi tapu olduğu takdirde, buna herhangi bir tapu çıkarılsa dahi bu işlem bizim için yasadışı sayılır. İngiliz dostlarıma tavsiyem, mutlaka dikkatli olmalarıdır. Kıbrıs'ta mülk sorunu uluslararası bir sorunun parçasıdır ve hâlâ devam etmektedir.”
Alıcı kişilerin bu tür satışların yasadışı olduğunu bilmediklerini söyleseler bile sorumluluktan kaçamayacaklarını vurguladı:
“Eğer hukuka aykırı bir tapu işlemi söz konusuysa, Kıbrıslı Rum’a ait bir taşınmazın yasal sahibiyle ilgiliyse ve ancak başka bir tapu üretilip verilmişse, satılan tapu buysa, o zaman hukuka aykırı bir işlem yapmış olurlar. Bilmeleri gerekir ki ‘bilmiyordum’ demek dahi bu sorumluluktan sizi kurtaramaz.” dedi.
1974’te Türkiye’nin adaya müdahalesinden önce Kıbrıslı Rumlara ait olan kuzeydeki bir mülkü satın alan bir İngiliz’in mahkemeye verilip verilemeyeceği sorusuna, “Asıl hak sahibi Rum göçmen yasal olarak şikâyetçi olur ve işlem başlatırsa, o zaman yasal sonuçlarla karşı karşıya kalabilir” yanıtını verdi.
“Her türlü ihtimali göz önünde tutuyoruz. Mülkü bilerek satın almamış olsalar bile bu bir mazeret teşkil etmez. Çünkü Kıbrıs'ın Kuzeyinde mülk alıcısı olan AB ülke vatandaşı adanın uluslararası anlaşmalarla müzakere sürecinde olduğunu bilmelidir. Almaya kalktığı mülkün satışının yasal olup olmadığını AB lisanslı hukuk firmaları aracılığıyla kontrol ettirmeleri gerekir. Bu konu çok sıcak bir sorunlar zincirinin parçasıdır. Olayın ciddiyetini son 2 yıldaki tutuklamalar ve hükümetimizin kararlı mücadelesi ortaya koymaktadır. Hâlâ cezaevinde farklı ülke vatandaşları olan 6 tutuklu bulunuyor.” dedi.
Bu açıklamalar İngiltere medyasında yer bulunca Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs Adası’nda mülk satın almayı düşünen İngiliz vatandaşlarını, “Kuzey Kıbrıs'ta birçok mülkün mülkiyetinin tartışmalı olduğu” ve “bu mülklerin satın alınmasının ciddi mali ve hukuki sonuçları olabileceği” konusunda uyardı.
AÇIKLAMALAR SON YILLARDAKİ TUTUKLAMALARLA ÖRTÜŞÜYOR
- KKTC’de “Caesar” adlı projelerle 10 bin konut inşaatı yapan İsrail asıllı, Türkiye doğumlu Simon Mistriel Aykut 16 aydır Güney’de tutuklu.
- Almanya’da emlak şirketi olan Alman vatandaşı Ewa Isabella Künzel, Girne Esentepe’de bulunan inşaat müteahhidi Ali Kayim’e ait Kayim Development Esenteşirketinin inşa ettiği lüks konutların satılık kontratları ile uçakta tespit edilip Larnaka Havalimanı’nda yakalandı. Ewa Künzel 15 aydır Güney Kıbrıs cezaevinde tutuklu yargılanıyor. Künzel’in mahkemeye yaptığı 300 bin Euro teminat ödeyerek dışarıdan yargılanma talebi de reddedildi.
- Girne’de bulunan GP Real Estate firmasının kurucusu Ukraynalı emlakçı Denys Pohodin, Esentepe ve İskele’de çalıntı arazilere yapıldığı iddia edilen Cyprus Construction ve Caesar projelerini ilanlar vererek çok sayıda dairenin satışına aracılık ettiği, pazarlama reklamı yaptığı, yasak işlem yaptığı suçlamasıyla 7 aydır tutuklu. Yargılanması devam ediyor.
- Rum Ağır Ceza Mahkemesi, Kıbrıs Pile’de yaşayan Macar kökenli kadın emlakçılar Ilona Lesko ve Melinda Ladanyi’nin, Kıbrıslı işadamı Salih Kayim’in şirketi Cyprus Constructions’a ait mülklerin satışından büyük kazanç elde ettiklerini, bu arazilerin çalıntı olduğunu ve satılmasına aracılık etmenin suç olduğunu belirten iddianameyle yargılama yaptı. Suçlamaları kabul eden kadınlar, 1974 öncesi Rum mülk sahiplerinin onayı olmadan satış ve pazarlama yaptıkları gerekçesiyle Ilona Lesko’ya 2,5 yıl, Melinda Ladanyi’ye ise 15 ay hapis cezası verdi. 11 aydır merkezi cezaevinde yatan Lesko ve Ladanyi hükümlü olarak cezalarını tamamlamayı bekliyor.
- KKTC’de Kıbrıslı Rum’a ait mülkü satan İsrail vatandaşı emlakçı Yazan Sarai Eldin 14 aydır tutuklu.
DUBAİ'DE TUTUKLAMASINA RAMAK KALAN AHMET NOYAN
Rum istihbaratının Kuzey’deki Rum arazilerini yağmalayanlar listesinde ilk sıralarda yer alan Noyanlar Group Company patronu Ahmet Noyan Dubai'de gözaltına alınmış Türkiye dışişlerinin olaya müdahalesi ile Dubai'de cezaevinin kapısından dönmüştü.
AB ÜLKELERİNDEN UMUDU KESİP DUBAİ'YE KOŞTU AMA ...
Aralarında Noyanlar şirketi ortaklarının da olduğu KKTC inşaat sektörü ile ilgili 32 firma ile 140 kişi hakkında Interpol ve Europol’ün yakalama kararı olduğu iddia ediliyordu.
Bu yüzden Kıbrıslı birçok inşaat şirketi patronu, AB pasaportu olmasına rağmen riskli olabileceği için ne Güney Kıbrıs’a ne de başka bir AB ülkesine seyahat ediyordu. Bu yüzden bazı iş adamları, “Kıbrıs’ta mülk sorunu var, parayı burada vurduk, gidip biraz Dubai’de iş yapalım” diyerek paralarını yeni cazibe merkezine taşımaya başladılar. 2 yıldır KKTC’den Dubai’ye yoğun bir iş gezisi trafiği başlamıştı.
KKTC'nin en büyük inşaat şirketlerinden olan Noyanlar Group Company ile ilgili, Güney Kıbrıs Rum yönetimi istihbarat raporunda, Kıbrıs'ın kuzeyinde kalan Rumlara ait mülkleri illegal olarak ele geçirip projelendirerek uluslararası gayrimenkul pazarında üçüncü ülke vatandaşlarına sattığı belirtiliyordu. Tüm aile için tutuklama kararı istendiği Rum kaynaklarca basına taşınmıştı.
“AB ülkesine gitmem, benim rotam artık Dubai” diyen Noyanlar Grubu patronu Ahmet Noyan, yeni gözdesi Dubai'ye yatırım turlarına başlar.Ahmet Noyan, İstanbul-Dubai uçuşunu yaptığı Dubai Uluslararası Havalimanı’ndan ülkeye giriş yaparken gözaltına alınır.
Pasaportuna el konulup havalimanı güvenlik bölümünde sorgulanır. Ahmet Noyan o an, KKTC'de topladığı ve ona milyar dolarlar kazandıracak mülklerin artık kolay yenecek lokma olmadığını, çemberin daraldığını anlar.
Dubai polisi Ahmet Noyan’a, Birleşik Arap Emirlikleri’ne girişinin yasaklı kişiler listesinde bulunduğunu ve bu tutuklamanın Güney Kıbrıs ile aralarındaki özel anlaşma ile ilgili olduğunu bildirdi. Bu gözaltının, tıpkı İtalya'da Akan Kürşat'ın tutuklanma vakasındaki gibi, Kuzey Kıbrıs'ta eski Rum arazilerine yaptığı inşaatlardan dolayı Kıbrıs Rum yönetimince istendiği belirtildi.
Milyar dolarları aşan servet sahibi Ahmet Noyan'ın hayatının en sıkıntılı 8 saati başladı. Türkiye - KKTC - Birleşik Arap Emirlikleri arasında yoğun bir diplomasi trafiği yaşandı.
Ahmet Noyan’a, Dubai'ye giriş yapması halinde tutuklanacağı bildirildi.Dubai Havalimanı’nda tutuklanmasına ramak kaldı.
Gözaltı işleminde tutuklanma riskine karşı iş adamı Ahmet Noyan, Türkiye'den yardım istenmesi için gece yarısı KKTC'deki yakın olduğu siyasi yetkililere durumu hakkında bilgi verdi. BAE ile güçlü ilişkileri olan Türkiye dışişler yetkililerine ulaşılıp durumunun tehlikede olduğunun belirtilir.Acil olarak müdahahil olmaları konusunda yardım istenir.
Hayatının en sıkıntılı 8 saatini yaşadı.Dubai’de cezaevi kapısından döndü.
Ahmet Noyan'ın Dubai'ye giriş yapması halinde tutuklanacağı bir uluslararası protokolün devrede olduğu öğrenildi. Türk Dışişleri yetkililerinin konuyu haber alır almaz olaya müdahil olmasıyla, Ahmet Noyan 8 saat alıkonulduğu havalimanında ülkeye girişi yapılmadan deport kararı ile, ilk uçakla Dubai'ye giriş yapmadan geldiği ülke olan Türkiye'ye geri yollanarak tutuklanmaktan kurtulur. Ahmet Noyan o gün neler olduğunu hiçbir zaman paylaşmadı ve o onden beridir Dubai'ye gitmediği biliniyor.
MENELOU SOMUT OLAYLARLA CEZAEVİ YOLUNU GÖSTERDİ
Menelaou’nun “Kıbrıs'ın kuzeyinden mülk almak tehlikeli olur” açıklamaları, yukarıda belirtilen somut olaylarla birlikte değerlendirildiğinde İngiliz medyasında ve kamuoyunda ciddi bir uyarı olarak algılandı.
Güney Kıbrıs yönetiminin, özellikle son 5 yılda hızlanan, kuzeydeki 1974 öncesi Rumlara ait arazilere ardı arkası kesilmeyen mega inşaat projelerinin yapım sürecine gözdağı vererek bir fren yaptırma girişimi olarak algılandığı görülüyor. KKTC'de satışların yavaşladığı, fakat inşaatların devam etmesi sürecine müdahale girişiminin; tutuklama, mala el koyma gibi çeşitli yaptırımların habercisi olarak algılandı.
Bu doğrultuda, arazilere inşaat projelerinin geliştirilmesine yardım ve yataklık ettikleri şüphesiyle çok sayıda Avrupa Birliği ve üçüncü ülke vatandaşlarının tutuklandığının özellikle altı çizildi. Menelaou, “Kuzeyde mülk alma planı olanlar, Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerinde yasal işlemlerle karşı karşıya kalabilir ve ayrıca bu mahkemelerin kararlarını AB'nin diğer yerlerinde uygulama girişimleriyle karşı karşıya kalabilirler” dedi. Aşağıda son bir yıla damga vuran “Kıbrıs Tutuklamaları” sürecinin sadece İngiliz vatandaşları için değil, AB ülkeleri ve Güney Kıbrıs ile yakın ilişkiler içinde olan ülkelerin vatandaşlarına da gözdağı olduğu görüldü.
2024 yılbaşı gecesi, ailesi ile İtalya'nın Roma kentindeki otelinde gözaltına alınıp bir süre cezaevinde kaldıktan sonra Akan Kürşat Güney Kıbrıs'a iade edildi.
Kıbrıslı Türk avukat Akan Kürşat'ın, Kıbrıs Rum kökenli kişilerin kuzeyde kalan mülklerinin satışı ile bağlantılı olarak tutuklandığı açıklanınca KKTC bir bütün olarak şok yaşadı. Sonrasında Akan Kürşat, İtalya devleti tarafından Kıbrıs Rum yönetimine iade edilince artık Kıbrıs mülk sorununun sadece KKTC devletinin ekonomik bedelini yüklendiği cezaya bağlı bir süreç olmaktan çıkıp, bu mülkler ile ilişkileri olan şahısların da dahil olduğu bir sürece tanıklık edilmeye başlandı.
Örnek vermek gerekirse, Rum hükümetinin Caesar Projelerini yapan Afik Group kurucusu Türkiye doğumlu Simon Aykut'un tutuklanması ile beraber şirketin başındaki oğlu Jack Yaakov Afik için de tutuklama emri çıkarıldı. Oğul Yaakov yakalanmaz ve İsrail, ABD, KKTC gibi ülkelerde babası adına “Simon’a Özgürlük” kampanyaları düzenlerken, Güney Kıbrıs Rum yönetimi ona karşı da harekete geçti.
GKRY mahkemesi, KKTC’deki eski Rum mallarını “gasp ettiği” gerekçesiyle Afik Group'un başındaki oğlu Jack Yaakov Afik’in, Yunanistan'ın Selanik şehir merkezinde bulunan yaklaşık 3 milyon euro değerindeki 12 apartman dairesini tespit ederek, AB ülkeleri ikili anlaşmalar kapsamında Yunanistan hükümetinden ülkede bulunan tüm malvarlığının bloke edilmesini istedi. Yunanistan hükümeti malvarlığına el konulması talebiyle dondurma kararı aldırdı.
Akan Kürşat'tan sonra, KKTC'deki dev Caesar konut projesini yapan Afik Group kurucusu Simon Aykut’un Larnaka Havalimanı’nda tutuklanması ve ailesinin tüm mücadelesine rağmen hâlâ tutuklu yargılanmasına devam ediliyor. İngiliz basınındaki yorumlarda, 74 yaşındaki Simon Aykut'un 16 aydır cezaevinde olması, Rum başmüzakereci Menelaos Menelaou'nun son tehditvari açıklamalarının İngiliz vatandaşları tarafından ciddiye alındığını gösteriyor.
Dava sürecinde Güney Kıbrıs mahkemesi, Rum yönetiminin KKTC’deki eski Rum mallarını “gasp ettiği” gerekçesiyle tutukladığı ve hakkında hukuki süreç yürüttüğü, İsrail asıllı T.C. ve KKTC vatandaşı 74 yaşındaki Simon Mistriel Aykut’un, Afik Group'un başındaki oğlu Jack Yaakov Afik’in, Yunanistan'ın Selanik şehrindeki 12 apartman dairesinden oluşan malvarlığını tespit ederek Yunanistan hükümetince malvarlığına el konulması talebiyle dondurma kararı aldırdığı öğrenildi.