Her iki bakanlık da, anlaşmanın Kıbrıslı Türklerin egemen ve eşit haklarını yok saydığını belirterek metni “hükümsüz” ilan etti.
“Tarihi imza” tartışma başlattı
Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Nikos Hristodulidis ile Lübnan Devlet Başkanı Joseph Aoun tarafından imzalanan anlaşma, Güney Kıbrıs tarafından “tarihi ve stratejik” bir adım olarak duyuruldu. Hristodulidis, anlaşmanın enerji ve altyapı alanlarında iş birliğini güçlendireceğini, ayrıca iki ülkenin elektrik bağlantısı için Dünya Bankası’na ortak başvuru yaptığını açıkladı.
Philenews ve Cyprus Times’a göre, metin 2007’de Güney Kıbrıs ile Lübnan arasında yapılan ancak yürürlüğe girmeyen anlaşmanın devamı niteliği taşıyor. Ayrıca tarafların Suriye ile paralel MEB görüşmelerine başlayabileceği belirtiliyor.
KKTC Dışişleri: “Bu anlaşma bütünüyle hükümsüzdür”
KKTC Dışişleri Bakanlığı, anlaşmayı sert ifadelerle eleştirdi. Açıklamada şu mesajlar öne çıktı:
-
“Kıbrıs Türk halkının egemen eşit hakları yine yok sayıldı.”
-
“Ada’nın tamamını temsil ettiği yanılgısıyla hareket eden Rum tarafı uluslararası toplumdan aldığı cesaretle tek taraflı adımlarını sürdürüyor.”
-
“Bu anlaşma, bundan öncekiler gibi, bütünüyle hükümsüzdür.”
Bakanlık ayrıca uluslararası topluma çağrı yaparak, “Kıbrıslı Türklerin rızası olmadan yapılan düzenlemelere taraf olunmamalıdır.” ifadelerini kullandı.
TC Dışişleri: “GKRY’nin yetkisi yoktur”
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli de açıklamasında GKRY’nin Ada’nın tümü adına tasarruf yetkisi bulunmadığını hatırlattı:
-
“GKRY, Kıbrıslı Türkleri temsil etmemektedir.”
-
“Lübnan veya diğer ülkelerin GKRY ile yaptığı bu tür anlaşmalar, Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını doğrudan ilgilendirir.”
Keçeli, Türkiye’nin KKTC ile birlikte Doğu Akdeniz’deki hakları “kararlılıkla savunmaya devam edeceğini” vurguladı.
Doğu Akdeniz’de yeni bir gerilim hattı mı?
Uzmanlara göre anlaşma, bölgedeki kırılgan enerji ve deniz yetki alanı dengelerini yeniden hareketlendirebilir. Özellikle Suriye ile muhtemel paralel sınırlandırma görüşmeleri, Ankara ve Lefkoşa’da “Doğu Akdeniz’de yeni bir gerilim kuşağı” ihtimalini gündeme getirdi.
Bazı analizlerde, Güney Kıbrıs’ın MEB alanlarını genişletme hamlesinin “Mavi Vatan doktrinine darbe” iddiasıyla yeni tartışmaları ateşlediği belirtiliyor.