Açıklamada, Kıbrıs davasının 50 yılı aşkın süredir uluslararası boyutları olan, toplumsal iradeyi ve milli çıkarları ilgilendiren hayati bir mesele olduğuna dikkat çekildi. Şu ifadeler kullanıldı:
“Ne Sayın Erhürman ne de başka herhangi biri, tek başına federasyon veya iki devletli çözüm modeli konusunda nihai bir karar veremez. KKTC’nin anayasal ve siyasal gerçekliği dikkate alındığında, Cumhurbaşkanlığı müzakere eden bir makamdır, fakat nihai karar organı değildir. Halkımızın iradesi, Meclis ve elbette Türkiye Cumhuriyeti bu sürecin vazgeçilmez unsurlarıdır.”
Lideri tek unsur saymanın ülkenin demokratik ve kurumsal yapısını göz ardı etmek olduğu vurgulanan açıklamada, “adayın çizgisi = çözüm modeli” anlayışının gerçeklerle örtüşmediği ifade edildi.
Kıbrıs meselesinde nihai kararın halkın ortak iradesiyle, Türkiye ile tam istişare halinde, uluslararası zeminde şekilleneceğinin altı çizildi.
Açıklama, toplumun keskin kamplara ayrılmasının ülkeyi zayıflattığını belirterek şu çağrıyla son buldu:
“Asıl önceliğimiz; ekonomik istikrarı sağlamak, uluslararası saygınlığı güçlendirmek ve genç nesillere güvenli bir gelecek bırakmaktır. Kıbrıs meselesi hangi modelde ele alınırsa alınsın, bu hedefler herkesin ortak paydasıdır. Önemli olan Kıbrıs Türk halkının haklarını ve varlığını korumak, uluslararası alanda güçlü ve onurlu bir yer edinmektir. Bunun yolu birlikten, dayanışmadan ve ortak akıldan geçer.”