KIBRIS

Kıbrıslıları Tanımadan Ahkâm Kesmek: Besim Tibuk’un Alaycı Söylemleri Geri Tepiyor"

Merit Otelleri ve NET Holding Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk’un, Serbesti programında Kıbrıslı Türklere yönelik yaptığı alaycı ve yer yer küçümseyici ifadeler sosyal medyada ve kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. Tibuk’un söylemleri, adanın üretim kapasitesinden memur kültürüne, bürokrasiden toplumsal kimliğe kadar geniş bir yelpazede eleştiri oklarını üzerine çekti.

Tibuk’un Serbesti adlı programda kullandığı ifadeler, yalnızca ironik değil, aynı zamanda küçümseyici ve topluma karşı sorumsuz bir üslupla dile getirilmiş söylemler olarak değerlendirildi. Kıbrıs Türk halkına yönelik yaptığı genel geçer yorumlar, halkın üretim kültürünü, ekonomik mücadelelerini ve sosyal yapısını hiçe sayan tavırlarla dolu.

  • “Patates ülkesinde patates ithal ediyorsunuz” söylemi, üretim sorunlarına dikkat çekme niyeti taşıyor gibi görünse de, yerel tarım emekçilerini küçümseyen bir yaklaşımla ifade ediliyor. Kendi yatırımlarının ülkedeki üretime ne ölçüde katkı sağladığı ise görmezden geliniyor.
  • “Portakal, limon da ithal edersiniz” ifadesiyle, halkın çalışkanlığını sorgularken, çocuklarına bakmakla yükümlü ailelere alaycı şekilde görev yıkılması, sosyal duyarlılıktan uzak bir yaklaşımı gösteriyor.
  • “Sizi artık tenkit etmeyeceğim, hepiniz aslansınız” gibi sözler, ironi ve laf sokmayla bezeli. Bir toplumun bütününe yönelik bu tarz ifadeler, samimiyetsizliği pekiştirirken halkla bağ kurma çabasının ne kadar zayıf olduğunu ortaya koyuyor.

“Patates ülkesinde patates ithal ediyorsunuz” diyerek Kıbrıs’taki tarım politikalarını küçümseyen Tibuk, birkaç yıl içinde limon ve portakalın da ithal edileceğini söyleyerek halkın üretim tembelliğini ima etti. “Çoluk çocuğun var, sen toplasana” şeklindeki sözleri ise aile yükümlülüklerini hiçe sayan ciddiyetsiz bir yaklaşım olarak değerlendirildi.

Tibuk’un ironik bir dille, “Sizi tenkit etmeyeceğim artık. Hepiniz aslansınız, kaplansınız, çok akıllısınız. Memurlarınız ayda 1 milyon lira maaş almalı. Hele o bürokrasi, müthiş faydalı, her şeye maydanoz oluyor” şeklindeki ifadeleri ise kamu çalışanlarına yönelik sert eleştirinin ardından gelen alaycı bir geri dönüş olarak yorumlandı.

Kıbrıs’ta 30 yıldır yaşadığını belirten Tibuk’un “Beni hâlâ Kıbrıslı kabul etmiyorlar” serzenişi ise halkın ona karşı mesafesinin nedenini açıklıyor: Kıbrıslı olmak yalnızca kimlik belgesinden ibaret değildir, halkla bağ kurmak, onların sorunlarını anlamak, saygıyla yaklaşmak gerekir. Tibuk ise söylemleriyle bu bağı sürekli zedeliyor.

Kıbrıs’ta yaşamanın, Kıbrıslı olmanın anlamını sadece otel yatırımlarıyla sınırlandıran anlayış, halk nezdinde aidiyet duygusunu kaybediyor.

Tepkiler Çığ Gibi Büyüyor

Sosyal medya kullanıcıları ve sivil toplum temsilcileri Tibuk’un açıklamalarının aşağılayıcı olduğu görüşünde birleşirken, birçok kişi yatırımcılık kimliğiyle toplumu küçümseyen bu tavrın kabul edilemez olduğunu savundu. “Kıbrıslılarla alay etmek kimsenin hakkı değildir” diyen yurttaşlar, Tibuk’a özür çağrısı yaptı.

Serbesti programındaki açıklamalarıyla Kuzey Kıbrıs kamuoyunun tepkisini üzerine çeken NET Holding Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk’a yönelik eleştiriler devam ediyor. Kıbrıslı Türkler, Tibuk’un söylemlerini alaycı, küçümseyici ve toplumsal gerçeklikten kopuk olmakla suçlarken şu sorular gündeme taşınıyor:

  • Gerçekten Kıbrıs’ı yaşamadan bu toplum hakkında nasıl bu kadar kesin hükümler verebiliyorsunuz?
  • Kıbrıslı halkla alay ettiğiniz bu söylemlerden önce, bu ülkeye yatırımlarınızı hangi ekonomik ve sosyal sorumlulukla taşıdınız?
  • Kıbrıslıları eleştirirken, bu ülkeye dair ödediğiniz vergiler ne düzeyde? Kamusal katkınız nedir?
  • KKTC’ye yapılan otel ve casino yatırımları bu toprakların kendi evlatları tarafından yapılamaz mıydı? Kıbrıslı gençlere bu fırsatlar neden tanınmadı?
  • Kıbrıs halkının üretim kültürünü aşağılayan açıklamalarınızın arkasında gerçekten yapıcı bir niyet mi var, yoksa toplumsal ayrıştırmayı körükleyen bir yatırımcı kibri mi?

Sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlardan yükselen tepkiler, Tibuk’un medya aracılığıyla yönelttiği eleştirilerin artık haddini aştığı yönünde. Kıbrıs’ın kültürel ve ekonomik yapısına katkı sağlamak yerine toplumu aşağılayan üslubun “eleştiri” değil “hakaret” olarak algılandığı vurgulanıyor.

Sonuç olarak

Yatırımcı kimliğini medya üzerinden halka karşı sözlü eleştiri aracı olarak kullanan Tibuk’un bu çıkışları, üretim sorunlarını çözmekten çok toplumsal ayrışmayı derinleştirme riski taşıyor. Eleştiri, yapıcı olduğu sürece değerlidir. Ancak kullanılan dil küçümseyici, iğneleyici ve dışlayıcıysa; bu artık eleştiri değil, kişisel hırsın dışavurumu olur.